Bunu anlatabilmek için; raftan sizler için dolumu yapılmış siyah zeytin ambalajını yanıma aldım , kapağını açtım önce
Kokusunu içime çektim, , yeni yağmur yağmış toprağın kokusu gibi ferah, hafif ekşi hafif tatlı. Bazen taze badem gibi... Ama kötü zeytin kokmaz; kokarsa da bayatlamış yağ, sirkeye dönmüş fermente bir koku gelir burnunuza. İyi zeytinin kokusu, Ne keskin ne silik... Dengelidir. Burun direğinizi sızlatmaz ama sizi orada tutar, ikinci kez koklamak istersiniz. Önce koklayın , içinize çekin rahatsız etmezse doğru yerdesiniz.
Sonra şekline bak. Her biri aynı boyda, sanki cetvelle ölçülmüş gibi diziliyse, şekli kusursuz ise... dur bir düşün. Doğal olan hafif yamuk olur, biraz büyük biraz küçük, biraz buruşuk olur. Yani doğallığın simetrisi olmaz.
Zeytinden bir ısırık aldım, damağımda önce, hafif acı, hafif tuz tadı oldu ama yerini hafif tatlımsı aromaya bıraktı. Tıpkı sabırlı bir dost gibi, tanıdıkça güzelleşir. sonra bir tane daha bir tane daha tatdım ….
Rengine bak, boya gibi parlayan, dişe gelmeden eriyen, fazla tuzla ya da limon tuzuyla kafanı karıştıran zeytinlerden uzak dur. Onlar göz boyar, iyi zeytin katkıya ihtiyaç duymaz. Ayrıca çekirdeğinin rengi kendi odun renginde olur, asla siyah olmaz.
Saim Usta olarak biz, zeytini sabırla severiz. Dalından sofraya kadar her aşamasında emek, zaman ve dürüstlük gerekir. Zeytin sevmek kolay, ama iyi zeytini seçmek, biraz dikkat ister. Biz sizin için seçtik, tattık, inandık. Siz de ilk lokmada anlayacaksınız.
Giritli Saim Usta /Neşe Hanım